2016’dan değil, kendimden beklediklerim…

Bugün sen çok gençsin yavrum,

Hayat, ümit,neşe dolu

Mutlu günler vaad ediyor

Sana yıllar ömür boyu

Ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni

Doğarken ağladı insan, bu son olsun bu son!

 

Dilime dolanan bu şarkının sözlerine bakınca, bir babanın evladına yazdığı mısralardan çok kendime söylediğim bir kaç cümle gibi geliyor kulağıma…

2016’nın bu ilk günlerinde, seneye okumak için, kendi içimdeki değişimimi görmek için, belki de çıkardığım dersleri unutmamak için yazmak istedim.

Dünden (31.12.2015) ne farkı var ki bugünün?

Dünden kalan yemekleri yemediniz mi?

Çamaşır sepetinizde dünden kalan kirliler hala durmuyor mu?

Değişen tek şey tarih değil mi?

Ne diye o kadar beklenti koydun ki yeni seneye?

2016 ne getirebilir ki sana?

Yeni bir şey bekliyorsan hayatına, senden başka kim  yapabilir bunu?

Tam da bunları düşünürken, esas değişimin ben de olması gerektiğini anımsayarak, yeni seneden değil de kendimden beklediklerimi yazdım. Bunlardan bir kısmı zaten yaptığım ve yapmaya devam edeceklerim; diğerleri ise bugünden itibaren yapacaklarım şeklindedir. Bunları da sizlerle de paylaşmak istiyorum:

  1. İyi dostlarınız olsun. Sizler için güzel şeyler dilemekten öte, sizde o dileklere ulaşma motivasyonu yaratacak dostlar hayatınızın en güzel domino taşlarıdır.

Benim için çok değerli bir arkadaşım, 2014’ün sonunda yeni yıl için bana 2 farklı dileğini tüm samimiyetiyle iletirken, ne kadar hoşuma gitse de içten içe bunların nasıl mümkün olabileceğini de düşünmeden edememiştim. Benim için oldukça güzel dileklerde bulunan bu dostumu tam 24 Ocak 2015’te aradım ve teşekkürlerimi ilettim. Çünkü bana dilediği dileklerden birincisi, sürpriz bir şekilde gerçekleşmişti. Hala yazarken bile o günkü heyecanımı yaşıyorum. 1. dileğin sarhoşluğu devam ederken, artık 2. dileğin gerçekleşmesi sonraki senelere kaldı derken, 2015 aralık ayında benim için dilediği 2. dileği gerçekleşti. Bu da hiç planlarda olmayan, ama çok çok istenen, öyle yada böyle olacağına inanılan bir istekti 🙂 Yaşasın motivatör dostlar 🙂

  1. Her ne iş yapıyor olursanız olun, yaptığınızın en iyisini yapmaya çalışın. Bu hem size güç verecektir, hem de diğerlerinden farklı olmanızı sağlayacaktır.

İster bir avukat olun, isterseniz bir öğretmen, ya da bir ev hanımı…  Ne yaptığınız değil, nasıl yaptığınız önemli. Yeter ki iyi yapın. Bir işi, özellikle de sevdiğiniz bir işi yapış şekliniz hayattan aldığınız zevki katlayarak arttırıyor. 3 ay önce taşındığım sitede her gün bahçe ve açık alanların bakımıyla ilgilenen 30’lu yaşlarda bir beyi gördükten sonra bu konudaki düşüncelerim daha derin boyutlarda olmaya başladı. Beyefendinin görevi, çok ağaçlık bir bölge olmasından mütevellit, ağaçlardan düşen yaprakları her gün ama her gün toplamak. Bir sıra ağaçtan dökülenleri topluyor. Aslında ağaçta daha yaprak var, sallasa belki onlar da düşecek. Ama sallamıyor, doğal akışını bozmuyor. İkinci sıra ağaçlara geçince, birinci sırada düşen olursa dönüp onları da alıyor. Bir gün bile suratı asık değil. Toplasan 3000 metrekare alanda 08:00-17:00 saatleri arasında aynı ağaçlar arasında dönüp duran, hep mutlu, herkese güler yüzle günaydın diyen bir adam, işini iyi yapmıyorsa, kim yapıyor o zaman.

Tam da burada aklıma gelen müzik , ”Ne yaparsan yap, aşk ile yap” diye bağırıyor 🙂

 

  1. İçsel zekanızı sürekli olarak arttırmanın yollarını bulun. Yani kendinizi tanımak için ne gerekiyorsa yapın.İhtiyaçlarınızı fark edin ve nasıl giderebileceğinizin yollarını araştırın.

Yaşımız ne olursa olsun, ne kadar hayat deneyimimiz olursa olsun, kendimizi tanımak için daima mesai harcamalıyız. Yaşadıkça, yeni ilişkiler geliştirdikçe, hayatımızda yeni gelişen koşullara uyum sağladıkça ihtiyaçlarımız, gereksinimlerimiz değişir. Bunları fark edip, gerekeni yapmak bizim sorumluluğumuzdadır. Bu tahmininizden de kolaydır. Tek yapmanız gereken, her şeyi farkında olarak yapmaktır. Örneğin, son zamanlarda öncesine nazaran daha sinirli bir ruh hali içindeyseniz, sinirli olduğunuz anların farkına varın. Önceden sinirlenmediğiniz, ama şimdi sizi sinirlendiren bu durum değişikliğine sebep olan noktaları tek tek ortaya çıkartın. Neden olmuş olabileceğini düşünün. Bunun değişebilmesi için ihtiyacınız olan ne var, sıralayın.

Ancak kendini tanıyan kişi, kendi yaşamını güzelleştirebilir.

 

  1. Sorun yaratan değil, sorun çözen olun.

Sorun çözmek için, önce bir sorun olduğunu fark edip, kabullenmiş olduğunuzu var sayıyorum.

Sorunun çözebilmenin ilk yolu, durumu tüm kapsamıyla görüp, ele almaktır. Yani büyük resmi görmektir. Büyük resmi gördükçe, sorunu bir parçası olmak yerine çözümün bir parçası olmayı öğrenebilirsiniz. Örneğin, sık sık tamire götürmek zorunda kaldığınız bir arabanız var. Bir gün trafikte ilerlerken küçük bir kaza yapıyorsunuz. Hata sizin değil, arkadan bir araba size çarptı .Sonuçta bir kaç gün boyunca arabasız kalıyorsunuz. Hem de sanayiden çıkmayan arabanız, artık yepyeni bir masraf çıkarmış oluyor. Küçük resim, başkasının hatası yüzünden boşu boşuna sıkıntı çekiyorum.Lanet olsun!

Büyük resim, bana bu kadar sorun çıkaran arabadan kurtulmak için yollar üretmeliyim. Bu kaza, benim daha iyisine sahip olmam için bir fırsat.  ”Maddi olarak bu şu anda mümkün görünmüyorsa da bunun olabilmesi için gerekli çalışmaları (hedef belirleme, alt yapı çalışması, imkanların gözden geçirilmesi,….) yapmalıyım” açısından değerlendirmek de büyük resmi görmektir.

 

  1. Bu sene neye sahip olmak istiyorum? diye kendinize sorun!

Cevaplarınız yatlar, katlar,… şeklindeyse, e bir tane de benim için isteyin 🙂

İstemek, başarmanın yarısıdır” diyorlar ya, bence yanılıyorlar. İstemek başarmanın sadece %25’i ! Kalanı ise inanmak. İstediğin şeyin olacağına inanmak. Bunu bu sene epeyce bir deneyimledim . ‘Olmadı mı olmuyor’  lafını ben, ‘İnanmadın mı olmuyor’  şeklinde kullanmayı tercih ediyorum. Son bir kaç yıldır sıklıkla kullandığım ifadelerden biri de ‘Nasıl olacağını şimdilik bilmiyorum ama olacak! ‘ Denemenizi öneririm. Çünkü gerçekten inanmadın mı olmuyor!!!

İnanma faslını geçtiysek, daha somut adımlara sıra gelmiş demektir. 5. önerimde kendinize sorduğunuz sorunun cevabı her neyse, mutlaka belli bir strateji doğrultusunda iyi kurulmuş bir hedef çalışması ile gerçeğe dönüşmesine ramak kalmıştır. Klişe laflı hedef cümlelerine hiç gerek yok. Belki bilmeyenleriniz olabilir, iyi kurulmuş bir hedefle, hedeflerinizden çok daha fazlasına sahip olursunuz. Ve bunlar sizde yeni hedeflerin doğmasına sebep olur. Bu hep böyle ilerler. Hedeflerin nasıl gerçeğe dönüştürüleceğini bir kez keşfettiniz mi, sır diye bir şey kalmaz !

  1. Tüm insanlık için çalışın.

Savaş, kıtlık, çocuklar gibi çok önem taşıyan konularda kendinize görevler edinin. Sosyal sorumluluk projelerinde görev alın. Bunların hiç birini yapamıyorsanız bile, tek başınıza da olsa yapabileceğiniz destekler bulun. Örneğin, su kaynaklarını iyi kullanmak için, evinizde önlem alabilir, şampuan sayınızı bile azaltabilirsiniz. Yeter ki isteyin …

  1. Mümkünse her gün yada elinizden geldiğince birilerine yardım edin.

Benim bu konuda yaptığım şey, yaşlı insanlara market alışverişlerinde yardımcı olmak ve poşetlerini evlerine taşımak. Sizlerin de yapabileceği bir çok şey vardır. Bu yardımlar maddi veya manevi olabilir. Yeter ki birilerini sevindirin.

Tiffany Moore’un bir sözü bu senemi aydınlatacak:

”Herkes deli gibi mutluluğu arıyor ve nerede olduğunu bilmiyor. Bizim mutluluğumuz başkalarının mutluluğunda gizlidir.Onlara mutluluk verin, sizinki geri gelir. Ve insanların da yaşam amacı budur…mutluluğun peşinden gitmek ”

 

 

 

images (6)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir