(Mart 2017 tarihinde MNG Kargo tarafından basılan MNG BOX dergisinde yayımlanan yazımdır.)
Topluluk Önünde Konuşma Korkusu
İnsanlık ne çektiyse, korkuları hatta fobileri yüzünden çekti. Hem korkular, hem de korkunun travmatik düzeyde olanı fobiler yaşam kalitemizi düşüren unsurlardır. Dünyada en bilindik korku/fobi başlıklarında örümcek korkusu (araknofobi), ölüm korkusu (tanatofobi),kapalı alan fobisi (klastrofobi),uçuş fobisi (aviofobi), köpek-yılan-fare gibi çeşitli hayvan fobileri (zoofobi) ve topluluk önünde konuşma korkusu (glossofobi) gelmektedir. İnsanların bir çoğu örümcek korkusu yüzünden piknik gibi açık hava etkinliklerinden mahrum kalmaktadır. Kapalı alanda kalma fobisi sebebiyle tek başına hareket edemeyen, uçak fobisi yüzünden ciddi zamansal kayıplar yaşayan, asansör fobisi yüzünden ayaklarına kuvvet dileyen insanların sayısı azımsanamayacak derecede fazla. Bir sunum ya da konuşma öncesi elleri terleyen, nefesi kesilen, dehidrasyon yaşayan insan sayısı da bir o kadar çok.
Peki bu kadar korku/fobi hayatımızda yer etmişken nasıl rahat yaşayacağız?
Öncelikle bilmemiz gereken bir şey var; fobi ile korku aynı şey değildir. Korkunuza rağmen durumun üstüne gidebilirsiniz. Ancak fobi öyle değildir. Korkunun bir adım fazlasıdır. Fobi kelimesi phobos kökünden gelmektedir ve Latince’de dehşet verici anlamına gelir. Fobisi olan bir kişi bu duruma hiç bir şekilde maruz kalmak istemez. Örneğin asansör fobisi olan, her türlü ısrara rağmen asansöre binmez. Herhangi bir hayvan fobisi olan ise o hayvanla karşılaşma ihtimali olan yerlere gitmez. Fobileri olan bir insana üstüne gitmesiyle ilgili baskı yaparsınız, kalp krizi geçirmesine bile neden olabilirsiniz. Fobilerden kurtulmak için 1970’li yıllarda çalışmalarına başlanmış olan NLP/Neuro Linguistic Programming alanında uygulanan Fobi Ve Travma Teknikleri uygulaması ile yaklaşık 20 dakika süren yöntemleri deneyebilirsiniz. Yoksa fobiler, kişinin tek başına aşmasının kolay olmadığı durumlardır.
Korku ise bundan farklı olarak, zihnini yöneterek baş edilebilecek bir durumdur. Korkular kendiliğinden oluşmaz. Hepsinin altında belirli sebepler yatar. Öncelikle sebeplerin ne olduğu iyi araştırılırsa, sonuca ulaşmak daha kolay olur.
Topluluk önünde konuşma korkusu (glossofobi) , yukarıda sayılan bir çok korku/fobi çeşitlerinin başında geliyor. 2016 yılında statisticbrain.com sitesinde yayınlanan bir araştırma sonucuna göre Amerika’da yaşayan nüfusun %74’ü bu konudan muzdarip. speech-topics-help.com sitesi üzerinden yayınlanan bir araştırma sonucunda ise glossofobinin diğer fobiler arasında %19 oranıyla en üstte yer aldığı belirtilmektedir.
Günümüz iş dünyasında her çalışan en az bir defa amirine ya da çalışma arkadaşlarına prezentasyon yapmak zorunda kalmıştır. Topluluk Önünde Konuşma Korkusu olan biri için oldukça zorlayıcı, hatta terletici bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Nüfusun yaklaşık %10’unda olduğu tahmin edilen bu korku, iş dünyası içinde de oldukça sık karşılaşılan durumlardan biridir. Bunu yaşayan kişilerde, işe alım sürecinde insan kaynakları departmanına kendini tanıtma ve ifade etme, iş toplantılarında fikrini paylaşma, üzerinde çalıştığı projeyi yönetime anlatma gibi durumlara maruz kaldığında belirtiler baş göstermeye başlar. Terleme, nefes almada zorlanma, kalp atışında hızlanma, söyleyeceklerini unutma, baş dönmesi, bulantı, tuvalet ihtiyacının gelmesi gibi uyarılar ile rahatsızlık verir.
Bu durumun temelinde alay edilme ve küçük düşme endişesi yatar. Küçük düşeceğini düşünen kişi itibarını kaybedeceği kaygısını yaşar. Korku başladığı an böbrek üstü bezleri strese tepki göstermek amacıyla kortizol salgılamaya başlar. Kortizol, savaş ya da kaç mantığıyla çalışan bir hormondur. Kortizol salgılandığında, sağlıklı düşünme engellenir, bağışıklık sistemi zayıflar. Kişiler aynı anda pozitif duygularını yitirmeye başlar, bu da gereksiz ve aşırı heyecan yaratır.
Topluluk Önünde Konuşma Korkusu / Glossofobi’niz var mı, bunu test edebilirsiniz.
Aşağıdaki sorulara Evet/Hayır şeklinde cevap veriniz.
- Bir konuşma yapacağım söylendiğinde panik yaparım. ( )
- Benim dışımda birinin görevi alması için uğraşırım ( )
- Ne kadar hazırlanırsam hazırlanayım, aşırı heyecan yaparım ( )
- Konuşma esnasında herkesin benim açığımı yakalayacağını düşünürüm ( )
- Gülünç duruma düşmekten korkarım ( )
- Konuşma esnasında ellerim titrer, nefes alışım hızlanır ( )
- Anlatacaklarımı unutmaktan endişe duyarım ( )
- Konuşma esnasında ellerimi nereye koyacağımı bilemem ( )
- Bir an önce bitmesini isterim ( )
- Konuşmam bittikten sonra heyecanım hemen geçmez ( )
Yukarıdaki sorulardan 5 ve daha fazlasına Evet cevabı verdiyseniz, siz de glossofobik biri olabilirsiniz. Canınızı sıkmayın, çözümü var.
Topluluk Önünde Konuşma Korkusunun Sebepleri Neler Olabilir?
- Baskı altında yetişmiş bireylerde öz benlik saygısı normalin altında olabilir. Bu da rahat konuşmayı, kabul göreceğine inanmayı zorlaştırabilir.
- Özgüvensiz tutum ve davranış konuşmayı zorlaştıran nedenlerden biridir. Söyleyeceklerinin değerli olmadığını düşünmek de buna örnek verilebilir. Kendi fikirlerinin, diğerlerinin fikirlerinden değersiz olduğunu düşünen kişi, küçük düşmek yerine konuşmamayı tercih edebilir.
- Anlatacağı ya da sunacağı konuya yeterince hazırlanmamış kişiler de konuşmakta zorlanabilir. Eksik ya da yetersiz bilgi kişide alay konusu olma kaygısı doğuracağı için kişi konuşmaktan kaçabilir.
- Zayıf hafıza, unutma korkusunu tetikler. Sunumu hafızasına kodlamakta zorlanan bir kişi için anlatacağı konuyu hatırlayamama endişesi oluşabilir.
Topluluk Önünde Konuşma Korkunuzu Yenmeniz İçin Bazı Öneriler:
- Bir miktar heyecan iyidir. En profesyonel konuşmacılar bile, sahneye çıkmadan önce heyecanlanırlar. Heyecan insanı dinç tutar. Aşırıya kaçmadan heyecanlanmak, sahne performansınızı olumlu etkiler.
- İyi bir sunum veya konuşma için ön hazırlık hem önemli hem de gereklidir. Dünyaca ünlü Trainer’s Training programlarında bile sunum hazırlama workshoplarında ayna karşısında en az beş defa tekrar önerilir. Giriş-gelişme-sonuç çerçevesi iyi yapılandırılmış, süresi planlanmış sunumlar dinleyiciler için de akıcı, etkileyici ve keyifli olur. Düşünülenin aksine uzun sunumlar, kısa sunumlardan daha kolaydır. Kısa sunumlarda zamanı çok iyi yönetmek gerekir. Ne kadar hazırlık, ne kadar tekrar, o kadar başarılı sunumlar doğurur.
- Sunumu akıcı kılmak için kullanmak üzere bir kaç hikaye hazırlayın. İlgi çekici, konuyla alakalı hikayeler sunumunuzu zenginleştirir. Kendi yaşamınızdan olabileceği gibi, tanınmış insanların hikayelerini de kullanabilirsiniz. Doğru konumlandırılmış hikayeler dinleyiciler açısından sıradanlığı bozacağı için keyifli olur.
- Sunumuzda mümkün oldukça mizah kullanın. Mizahi tarafınızı sürekli besleyin. Mizah hayatın bir parçasıdır. Sunumların sıradanlığını, sıkıcılığını bozmak için mizahi bir dil çok işe yarayan yöntemlerden biridir. Fıkra anlatın demiyorum ama esprili bir diliniz olursa hem siz rahatlarsınız, hem de dinleyici…
- Anlatacaklarınızı hafıza teknikleri ile belleğinize kodlayın. 3 sene üst üste Dünya Hafıza Şampiyonu olan Andi Bell’in kullandığı Yerleşim Methodunu öğrenip kullanabilirsiniz.Hafıza Teknikleri içinde sunum kodlama açısından kullanılabilecek ilk tekniktir.
- Dinleyicilerle mutlaka 1-2 saniyeyi geçmeyen göz kontakları kurun. Göz kontağı kurmak etkin iletişimin yapı taşıdır. Çekinip, göz kontağı kurmayan birinin endişeleri dinleyiciye yansır.
- Katılımcılara sorular sorun. Fakat her soruyu cevap almak için sormayın. Dinleyicileri, katılımcıya dönüştürmek sizin elinizde. İnteraktif bir sunum ortamı herkes için faydalıdır.
- Ses tonunuzu iyi kulanın. İletişimin %38’inin ses tonu üzerine kurulduğunu unutmayın. Sesiniz ne kadar inceyse, o kadar güvensiz bir izlenim verirsiniz. Ya da ses tonunuz ne kadar sert ve kalınsa o kadar sert bir imaj çizersiniz. Sesinizin doğru tonunu bulmaya çalışın. Nefes Tekniklerindeki Ses egzersizlerinden bu konuda yardım alabilirsiniz.
- Sahne veya platformu iyi kullanın. Alanda çok gezmeyin ama hep aynı yerde de durmayın. Önemli bir nokta anlatırken sahnenin hep aynı noktasını kullanın. Hikaye anlatırken de başka bir noktada anlatın. Sabit bir noktada kalmanız gerektiğinde ayaklarınız omuz hizasında açık olacak şekilde dik durun. Duruşunuzun psikolojinizi yansıttığını unutmayın. Bedeniniz aynanızdır.
- Hata yapmaktan korkmayın. Hatalar insanlara mahsustur. Mükemmel olmaya çalışmayın. Yapabileceğinizin en iyisini yapmaya çalışın. Bilmiyorsanız, bilmiyorum diyebilin. Ama bilmediğinizi de araştırmayı ihmal etmeyin.
‘Her koyun kendi bacağından asılır’ diye bir laf vardır. Herkes kendisi için bir şey yapmalı. Yoksa başkası sizin için bir şey yapamaz. Kendi güneşinizi doğurun.
Bol güneşli günler…